Fluent Fiction - Turkish:
Love's Crossroads Under the Shadows of Hagia Sophia Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-08-05-22-34-02-tr Story Transcript:
Tr: Sultanahmet'te canlı bir yaz sabahıydı.
En: It was a lively summer morning in Sultanahmet.
Tr: Kuşların cıvıltısı ve Ayasofya'nın görkemi, İstanbulluların sevinç dolu kalabalığına eşlik ediyordu.
En: The chirping of birds and the majesty of Hagia Sophia accompanied the joyous crowds of Istanbul's residents.
Tr: Kurban Bayramı'nın coşkusu her köşeye yayılmıştı.
En: The excitement of Kurban Bayramı had spread to every corner.
Tr: Emir, birkaç yıldır yurt dışında yaşadıktan sonra İstanbul'a geri dönmüştü.
En: Emir had returned to Istanbul after living abroad for a few years.
Tr: Başka ülkelerde geçirdiği zaman ona çok şey öğretmişti, ama en önemlisi, kalbinin hala buraya, bu şehirde bıraktığı birine ait olduğunu fark etmesiydi: Yasemin.
En: The time he spent in other countries had taught him a lot, but most importantly, he realized that his heart still belonged to someone he left in this city: Yasemin.
Tr: Emir, hafif bir heyecanla eski dostlarının toplandığı çay ocağına, "Şirin Çay Evi"ne adımını attı.
En: Emir stepped into the tea house "Şirin Çay Evi," where his old friends had gathered, with slight excitement.
Tr: Burası, bayramın neşesiyle dolup taşıyordu.
En: The place was brimming with the joy of the holiday.
Tr: Hemen çay ocaklarının başında harıl harıl çalışan çaycı amcanın yanından geçerek masalar arasında Yasemin’i aradı.
En: He quickly passed by the tea-maker uncle who was working tirelessly at the tea stations and looked for Yasemin among the tables.
Tr: Nihayet onu bulduğunda, Yasemin'in masasında yanında oturan Kerem’i fark etti.
En: When he finally found her, he noticed Kerem sitting beside Yasemin at the table.
Tr: Kerem, Yasemin'in nişanlısıydı.
En: Kerem was Yasemin's fiancé.
Tr: Bu bilgi Emir'in yüreğinde derin bir sızı yarattı.
En: This knowledge created a deep ache in Emir's heart.
Tr: Emir masaya doğru ilerledi ve eski bir dost gibi gülümsedi.
En: Emir approached the table and smiled like an old friend.
Tr: "Merhaba Yasemin," dedi hafif bir sesle.
En: "Hello Yasemin," he said softly.
Tr: Yasemin, Emir'i karşısında gördüğüne önce şaşırdı, sonra zoraki bir tebessümle karşıladı onu.
En: Yasemin was initially surprised to see Emir in front of her, then greeted him with a forced smile.
Tr: "Emir, ne güzel seni görmek," dedi.
En: "Emir, it’s so nice to see you," she said.
Tr: Kerem, Emir’in Yasemin için ne anlama geldiğini bilmiyordu.
En: Kerem didn't know what Emir meant to Yasemin.
Tr: Çaylar geldi, ama Emir'in kafasındaki sorular, bardağında dönen çayın dumanından daha yoğundu.
En: The tea arrived, but the questions in Emir's mind were denser than the steam swirling in his cup.
Tr: Emir, kalbinin yükünü daha fazla taşıyamadı ve Yasemin'le konuşmaya karar verdi.
En: Emir couldn't bear the weight on his heart any longer and decided to talk to Yasemin.
Tr: Kerem biraz uzaklaşmıştı.
En: Kerem had stepped away momentarily.
Tr: Yasemin’e döndü ve içten ama kararlı bir sesle, "Yasemin, yıllardır sana hala hissettiklerimi unutmaya çalıştım, ama başaramadım," dedi.
En: Turning to Yasemin with a sincere yet determined voice, he said, "Yasemin, I’ve tried to forget my feelings for you for years, but I couldn't."
Tr: Yasemin'in kalbi bir an için farklı bir ahenkte atmaya başladı.
En: Yasemin's heart began to beat in a different rhythm for a moment.
Tr: Direndi, ama Emir'in sözleri içinde yankılandı.
En: She resisted, but Emir's words echoed within her.
Tr: Ancak tam o anda Kerem geri geldi.
En: However, right then, Kerem returned.
Tr: Emir'in sözlerinin bir kısmını duymuştu.
En: He had heard part of Emir's words.
Tr: Bir anlık sessizlikten sonra Kerem, gergin ama nazik bir tavırla araya girdi.
En: After a moment of silence, Kerem intervened with a tense but polite demeanor.
Tr: "Sanırım burada bir yanlış anlaşılma var," dedi, Yasemin’e güven dolu bir bakış atarak.
En: "I think there's a misunderstanding here," he said, casting a look full of trust at Yasemin.
Tr: O an Yasemin, kalbinin hangi yöne ait olduğunu anladı.
En: At that moment, Yasemin understood to whom her heart belonged.
Tr: Emir'in gözlerine baktı ve yavaşça, "Emir, gerçekten yıllar önce çok özel bir şeyimiz vardı, ama şimdi farklı bir hayat