Fluent Fiction - Turkish:
Rediscovering Friendship and Love in the Heart of Şirince Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-07-24-22-34-02-tr Story Transcript:
Tr: Güneş, Şirince'nin üstünde yükselirken, köy havası Emir, Leyla ve Mert'i keyifle doldurdu.
En: As the sun rose over Şirince, the village air filled Emir, Leyla, and Mert with joy.
Tr: Üçü, İstanbul'un telaşından kaçarak bu güzel yaz gününde bulmuşlardı kendilerini.
En: The three had escaped the hustle of Istanbul and found themselves in this beautiful summer day.
Tr: Emir, Şirince'nin dar, taş sokaklarında yürürken içine çektiği havanın, kafasındaki kargaşadan bir anlığına da olsa uzaklaşmasına yardımcı olacağını umuyordu.
En: Walking through the narrow, stone streets of Şirince, Emir hoped that the fresh air would help him momentarily escape from the chaos in his mind.
Tr: Leyla, elini Emir'in eline yerleştirdi.
En: Leyla placed her hand in Emir's.
Tr: "Bak, Emir, ne kadar güzel bir yer. Bence burada çok huzurlu bir anı yakalayabiliriz," dedi.
En: "Look, Emir, what a beautiful place. I think we can find a very peaceful moment here," she said.
Tr: Emir’in zihni ise projeleriyle doluydu.
En: However, Emir's mind was filled with his projects.
Tr: Leyla, onun düşünceli halini anlayabiliyordu. Ama bu tatil onların birlikteliğini güçlendirmek için bir fırsattı.
En: Leyla could understand his pensive state, but this holiday was an opportunity to strengthen their relationship.
Tr: Mert ise yol boyunca yanlarında yürüyordu.
En: Meanwhile, Mert was walking alongside them.
Tr: "Emir, belki biraz uzaklaşmak iyi gelir sana. Küçük bir yürüyüş ve biraz şarap tadımı enerji verir," dedi.
En: "Maybe a little getaway will do you good, Emir. A short walk and some wine tasting would give you energy," he said.
Tr: Emir gülümsedi, Mert'in haklı olabileceğini düşündü.
En: Emir smiled, thinking that Mert might be right.
Tr: Dostlukları zamanla uzaklaşmıştı, ama birbirlerine olan güvenleri hep vardı.
En: Their friendship had grown distant over time, but their trust in each other always remained.
Tr: Günün ilerleyen saatlerinde, üç arkadaş bir bağ gezisine katıldılar.
En: Later in the day, the three friends joined a vineyard tour.
Tr: Bağ sahibi onlara yerel şarapları tanıttı.
En: The vineyard owner introduced them to the local wines.
Tr: Emir herkesin şarapları nasıl hayranlıkla tattığını izlemekten keyif aldı, ama zihni yine de projelerine kayıyordu.
En: Emir enjoyed watching everyone taste the wines with admiration, but his mind still wandered back to his projects.
Tr: Leyla bunu fark etti ve Emir'e nazikçe yaklaştı.
En: Leyla noticed this and gently approached Emir.
Tr: "Neden burada olduğumuza bir ara verip kendimizi anın akışına bırakmıyoruz?" diye sordu.
En: "Why don't we take a break from why we're here and let ourselves go with the flow of the moment?" she asked.
Tr: Emir, bu basit önerinin önemini anladı ve telefonunu çantasına bırakıp, Leyla'nın sözlerine kulak vermeye karar verdi.
En: Emir realized the significance of this simple suggestion and decided to put his phone back in his bag and listen to Leyla's words.
Tr: Gece için Mert onları bir sürpriz piknikle şaşırttı.
En: For the evening, Mert surprised them with a picnic.
Tr: Piknik, üzüm bağlarının arasında, yıldızların altında planlanmıştı.
En: The picnic was planned among the grapevines, under the stars.
Tr: Ancak aniden başlayan yağmur onları küçük bir bağ evine sığınmaya zorladı.
En: However, a sudden rain forced them to take shelter in a small vineyard house.
Tr: İçeride, şöminenin sıcaklığında, geçici bir rahatlama buldular.
En: Inside, by the warmth of the fireplace, they found temporary relief.
Tr: Leyla'nın, Emir'e bakışı yumuşaktı.
En: Leyla's gaze at Emir was gentle.
Tr: "Burada ne zaman ve nasıl hissettiğimizi konuşabilmeliyiz," dedi.
En: "We should be able to talk about when and how we feel here," she said.
Tr: Bu yağmurlu akşamda, Emir nihayet içindeki bastırılmış duygularını paylaştı.
En: On this rainy evening, Emir finally shared his suppressed feelings.
Tr: İş stresinin nasıl üzerinde baskı kurduğunu ve yaratıcılığını nasıl engellediğini anlattı.
En: He talked about how work stress was pressuring him and how it was hindering his creativity.
Tr: Leyla'nın sabrı ve Mert'in dostane desteği onu rahatlatmıştı.
En: The patience of Leyla and the friendly support of Mert comforted